Rus devlet televizyonu Rossiya 24’e konuşan Putin, Türkiye‘nin hiçbir zaman Dağlık Karabağ‘da Azerbaycan‘ı desteklediğini gizlemediğini söyledi.
“Türkiye’nin rolü çok iyi biliniyor, bu Azerbaycan’da defalarca söylendi ve Türk tarafı bunu asla gizlemedi. Onlar tek taraflı olarak Azerbaycan’ı destekledi” diyen Putin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Uluslararası hukuka göre Karabağ her zaman Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçası olmuştur. Azerbaycan’ın istediği müttefiki de seçme hakkı vardır. Bunlar Sovyetler Birliği’nin çöküşünün jeopolitik sonuçları. Biz bu konuyu her zaman genel olarak ele alıyoruz. Burada, genel bir durum değil, şu anda tanıklık ettiğimiz oldukça somut olaylar söz konusu.”
“ASIL MESELE KARABAĞ’DA AKAN KANIN DURMASIYDI”
Dağlık Karabağ’da binlerce ölü ve yaralı insanın bir film olmadığını, somut kişilerin başına gelen trajedi olduğunu söyleyen Putin, bu nedenle başarılan en önemli şeyin akan kanın durdurulması olduğunu vurguladı:
“Sadece resmi verilere göre 4 binden fazla kişi hayatını kaybetti, aslında daha çok insanın öldüğünü düşünüyorum. On binlerce kişiyse yaralı ya da sakatlanmış durumda. Bakınız bu bir film değil, hayatta somut insanların, somut ailelerin başına gelen bir trajedi. Bu nedene en önemli sonuç, akan kanın durdurulmasıydı.”
“TÜRKİYE ULUSLARARASI HUKUKU İHLAL ETMEKLE SUÇLANAMAZ”
Rus lider, Karabağ konusunda Türkiye hakkında her türlü değerlendirme yapılabileceğini, ancak Ankara’nın uluslararası hukuku ihlal etmekle suçlanamayacağını vurguladı.
Türkiye’nin daha ilk başlarda Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu’nun 11 üyesinden biri olduğunu hatırlatan Putin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin eylemleri ile ilgili her türlü değerlendirme yapılabilir, ancak Türkiye’yi uluslararası hukuku ihlal etmekle suçlamak zor.”
ÇATIŞMA EKİM’DE DURABİLİRDİ, ALİYEV İLE ANLAŞTIM AMA PAŞİNYAN KABUL ETMEDİ
Rus lider, Ekim ayında Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’i, Şuşa’ya Azeri sığınmacıların geri dönmesi şartıyla askeri operasyonu durdurmaya ikna ettiğini, ama Ermenistan’ın buna karşı çıktığını söyledi.
19-20 Ekim’de Azerbaycan ve Ermenistan liderleriyle yoğun telefon trafiği gerçekleştiğini anlatan Putin, Erivan’ın sergilediği tutumun kendisi için beklenmedik olduğunu kaydederek, “Paşinyan bana açık açık, Azeri sığınmacıların Şuşa’ya geri dönmesinde, Ermenistan ve Karabağ’ın çıkarlarına yönelik tehdit gördüğünü söyledi” ifadesini kullandı.
Barış anlaşmasının imzalandığı 10 Kasım’a kadar Karabağ’daki durumun çok kritik düzeye geldiğini, zaman yetmezliği yüzünden AGİT Minsk Grubu kapsamında görüşmeler gerçekleştirmenin mümkün olmadığını dile getiren Putin, Ermenistan’ın 10 Kasım anlaşmasını reddetme olasılığının “bu ülke için intihar olurdu” şeklinde değerlendirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Azerbaycan ordusu Şuşa’yı kontrol altına aldı. Paşinyan’ın da dürüstçe söylediği gibi, durum Ermeni tarafı için çok kritikti. Artık saatleri sayıyorlardı. Hankendi alınmak üzereydi, ilerleme sürebilirdi. Bu koşullarda derhal ateşkesin sağlanması Ermeni tarafının çıkarınaydı. Aksi takdirde intihar olurdu. Başbakan Paşinyan elbette çok zor durumdaydı, zaten üçlü açıklama öncesindeki ve bugünkü gerçek tabloyu, gerçek durumu anlattı. Buna ekleyecek bir şeyim yok. Gerçeği söyledi”.